Bill K. Bledel Ravenclaw Bina Başkanı
Mesaj Sayısı : 64 Yaş : 33 Rp Yaşı : Bledel Ailesi Rp Partneri : Arya Bledel Savaş Tarafı : Ölüm YİYEN Asa : ~Asil Davranışlar~ Animagus : ... Patronus : ... Durum : Kayıt tarihi : 03/06/08
Character Shett Büyü Gücü: (2/10) Özel Yetenek:
| Konu: Bill.K.Bledel Salı Tem. 01, 2008 7:10 pm | |
| Güneşim;
Bu mektubu sana yazıyorum , çünkü hastalığın çok ilerledi ve senin karanlık güçleri öğrenmenin vakti geldi.Şimdiye kadar yani yaklaşık altı sene boyunca benden başka bir arkadaşın olmadıç Yanında hep ben vardım. Bu mektubu yazma amacımı sakın yanlış anlama , ben ölümden değil. Benim ölümümü fırsat bilen bazı güçlerin seni ele geçirmesinden korkuyorum..
Seninle ne zaman tanışmıştık hatırlıyor musun? Tabi o zaman ne ben damarıma verilen serumla bu hastahane odasında yatıyordum , nede sen adını söylemek istemediğim o uzak yerde yaşıyordun. Biz anne karnında tanışmıştık. Aynı anda doğan ama birbirine hiç benzemeyen ikizlerdik. Sadece fiziğimiz mi? Herşeyimiz farklıydı. Sen çok kırılgan ve parlaktın , bense senin korumandım. O zamanlar biz hiç ayrılmazdık. İkimiz de temiz çocuklardık . Yinede ben doğduğum anda bile senin kadar temiz olamadım. Ama senin temiz ,hayat dolu kalman için karanlığa batmayı kabul ettim. Belkide karanlık güçlerin yanında olmamalıydım. Karanlığın ışıktan nasıl nefret ettiği çok geç anladım. Onları durdurmak mümkün değil , anla.. Senin kalbinle , gözlerindeki ışıltıyla yaptığın sihiri , onlar elelriyle yapıyor ve inan daha güçlü oluyorlar. Onların söyledikelri hiçbirşeye kanma olur mu? Hep kaç onlardan , hep uzak dur. Sen hep aydınlıktın kardeşim , gülüşünle , güneş gibi parlayan saçlarını savuruşunla. Bizler , diğer insanlarınsa içinde hep karanlık bir yüz vardı. Kimseye anlatamadığımız , anlatmaktan utandığımız yada saklamak istediğimiz bir yüz. Benim karanlığımsa bütün karanlıklardan farklıydı. Ben soyu şeytana dayanan kötülerin dostuydum. Bazen düşünüyorum da bende karanlıktan köşe bucak kaçsaydım senin kadar temiz olur muydum? Hayır , ne yaparsam yapayım olamazdım. Şimdi sana bu mektubu yazarken ellerime bakıyorum da .. Ne kadar kirliymiş , üzeri kin ve nefretin kanlarıyla kaplıymış. Oysa sen hiç kin tutmazdın , tutsanda kısa sürerdi , onun pisliği ellerine sıçramazdı. Ondandır bembeyazdı ellerin ..
Tabi sende o zaman benim yaşımda bir çocuktun , ne kadar iyi kalpli olsanda beraber bazı yaramazlıklar yapardık. Bazen yaptığımız şakalar çok kötü sonuçlara mal olurdu. O zaman yalan söylerdim. Söylerdik demiyorum! Çünkü sen söylemezdin.. Ben sana söyletmezdim.. Sen benim güneşimdin , ışığını yitirmene izin veremezdim. Ben yanında olamasam bile yalan söyleme olur mu? Bırak senin yerine başkaları yalan söylesin.
O zamanlar çevrede o kadar karanlık yüzlü insanlar vardı ki! Işıktan korkarlardı. Gündüz bile sokaklar onların simsiyah nefesleriyle kaplanırdı. Yolumu yitirmemek için sana sığınırdım. Güneşe muhtaç çiçekler gibiydim , hep senin ışığınla dimdik dururdum. Hiçbir zaman dışta bembeyaz , ama içi sahte sevgilerle süslenmiş bir hatura defteri olmanı istemedim.Etraf o kadar karanlık ki! Sen ışıksın çevren hep aydınlık göremezsin onları. Yalan söyleme söndürme ışığını , ışıktan kaçanlar yaklaşamasın yanına. Sen ışık ol , ışık ol ki yolumuzu bulabilelim.Sen ve senin gibielr olmasa iyice sahteliğe gömülürüz. Konu dağılmadan anlatmaya devam edeyim..
Biz birbirimize bu kadar bağlıyken karşı dairemize bir oğlan taşınmıştı. O senin ilk aşkındı. Ona baktığında etrafımızı biraz daha aydınlatırdın. Bense o çocuğu hiç sevmezdim. O karanlığın seni yok etmek için gönderdiği pis bir ajandı. Ama senin üzülmeni istemediğim için hep sustum. Bir gece karanlık güçler sen uyurken benimle konuştu. Seninle konuşmamam gerektiğini söyledi. Ben onu dinlemeyecektim , bunu onlara da söyledim. Ama o bana seni yasakladı. Başka birşeyi yasaklasaydı yanına yaklaşamazdım . Aam bana seni yasaklamıştı. Bu kadarı fazlaydı. Ve o çocuk tam tahmin ettiğim gibi bir ajan ve karanlığın şapşallarındandı. Güneşin içinde erimekten korkan meteor gibi hızla bana doğru ilerliyordu.Seni ağlatmıştı , çok üzülüyordun. Gözlerinden akan her damla yaşta ateşin küçülüyor , sönüyordu! Ben buna dayanamazdım! O casus mutlaka yok edilmeliydi. Hani filmlerde hep olur ya insan görünümünde canavarlar.. O da onlardandı.. Ama maskesinin arkasındaki yaratık onlardan daha korkunçtu.
Ve birgün çocuğun üzerine yürüdüm. Çok sinirlenmiştim. O çocuk güçlerini kullanıp benim bilincimi kaybettirmişti. Son olarak elime parlak birşeyi aldığımı hatırlıyorum. O zaman ne olduysa olmuştu , annem çok ağlamıştı. Casus çocuğun annesiyle tartışmış , çocuk karşı dairemizden taşınmıştı. zafer bizimdi ve sen eski parlaklığınla geri dönmüştün.
beni sık sık krizlere sokmaya başlamıştı. Bu krizler esansında bilincimi kaybediyor, kendiem geldiğimde vücudıumda yaralar açılmış olduğunu görüyordum. Ailemden sadece güneş istiyordum. Senin güneşini ama onlar beni deniz kıyılarına götürüyordu. Bu güneş hiç içimi ısıtmıyordu. Hatta beni daha beter hale getirmeye başlamıştı.
Vee bir sabah ısındığımı hissettim. Evet.. Sen gelmiştin. Ranzanın altındaki yatakta , yani herzamanki yerinde yatıyordun.Çok mutluydum. Krizler geçmese de artık yanımda sen vardın. Bir sorunumuz daha vardı , ailem artık diğer kızlarını yani seni eskisi gibi sevmiyorlardı. Seni yok sayıyorlar , bir de salakmışım gibi senin burada olmadığını iddia ediyorlardı. Oysa sen yanımdaydın. Neden böyle yapıyorlardı? Niye karanlıkta kaybolmak istiyorlardı ki! Bunu hiç bilemedim , sanırım bilemeyeceğim de..
Karanlık güçler bir ara o kadar çoğalmıştı ki, karşı dairede oturan casus çocuktan kurtulmuşken , bus efer casuslar annemiz ve babamız oluvermişti.Hatta karanlığın imparatorlarından olduğunu sandığım bşr adamı eve alıp beni ona göstermişlerdi. adam yanımda yarım saat kadar durmuştu.Anladığım kadarıyla beni senden uzaklaştırmak için planlar tasarlıyordu. Bana bir form verdi ve doldurttu. Birkaç da resim çizdirdi. Onlara inat olsun diye resimlere pis imparatorluklarının nasıl aydınlandığını ve onların nasıl öldüklerini çizdim. Bana dşkatle baktı ve birkaç kutu ilaç verdi.
Hergün düzenli olarak sabahları ve akşamları o ilaçtan içiyordum. Krizlerim geçmişti , yaralarım iyileşiyordu. Ama içimde o ayaralardan daha önemli yaralar açılıyordu , senin yokluğunun yaralrı. O ilaçlardan içtikçe sen kayboluyordun. Bende seni görmek için yeni yöntemler geliştirdim. Mesela ilaçları dilimin altına sakladım. Tabi senle krizlerde geri dönmüştü. Ufak tefek bu krizler başta umrumda değildi. Ama son krizden sonra kendimi bu hastahane odasında buldum. Vücudumun büyük bir kısmı kesiklerle ve tırnak izleriyle kaplıydı. Nr zaman çıkacağımı doktoruma sorduğumda artık çıkma ümidimin azaldığını , ama onalrın dediklerini yaparsam eve gidevbileceğimi söyledi.
Sanırım bu hastalıktan hiç kurtulamayıp öleceğim Sana bu mektubu bütün olanları haber vermek ve karanlık güçlerden benim yokluğumda nasıl kaçacağını anlatmak için yazıyorum.
On iki yaşından beri hergece yanımda değil de başka biruerde yatman beni çok üzüyor. Bazı günler gündüzleri yanıma gelip geceleri o yattığın yere geri dönüyorsun. Oysa geceler gündüzlerden daha soğuk kardeşim. Bazen düşünüyorum da o yattığın yer yanımdan daha mı rahat? Ben oranın ismini hiç beğenmedim. Sanırım ismi "Zincirlikuyu".. Annem orada yatan birinin birdaha geri yanıma dönemeyeceğini söyledi. Sen geçen gün yani son krizimden önce geldiğin gibi yanıma bir kez daha gel. Bu arada hasatalığımın ne olduğumu bilmiyorum. Doktor anneme "Bakırköy" adında biryerde kalacağımı söyledi. Anneme "Zincirlikuyuya" yani senin yanına yatıp yatamayacağımı sordum ama annem bunun mümkün olmadığını söyledi. Bu hastalık herneyse beni krizlere sokuyor ve vücudumda yaralar açıyor. Eğer gelirsen odama girmeden doktoruma bir sor , bulaşıcımıymış.. Eğer bulaşıcıysa yanıma gelme olur mu? Sonra ben güneşim olamadan ne yaparım? yazdı ve mektubu katladı..
Ama bu uzun sürmemişti. Ben sana taparken sana bu kadar bağlıyken birgün çok hastalanmıştın ve seni benden uzak biryere götürmüşlerdi. En son biryere yatırıldığını duydum , benim yanımdan başka biryere. Çökmüştüm , yapayalnızdım. Dibine kadar karanlığa batmış ve bu hastalığa yakalanmıştım. Etrafım ışıklarla çevriliyken biranda karanlığa düşöüştüm. Artık seninle yada başkasıyla değil sadece karanlık güçlerle konuşuyordum. Bu güçler sadece onlarla konuşmamı istiyordu. Çok yalnız ve acizdim. Korkuyordum! Onlara boyun eymiştim. Yakalandığım hasatalık
beni sık sık krizlere sokmaya başlamıştı. Bu krizler esansında bilincimi kaybediyor, kendiem geldiğimde vücudıumda yaralar açılmış olduğunu görüyordum. Ailemden sadece güneş istiyordum. Senin güneşini ama onlar beni deniz kıyılarına götürüyordu. Bu güneş hiç içimi ısıtmıyordu. Hatta beni daha beter hale getirmeye başlamıştı.
Vee bir sabah ısındığımı hissettim. Evet.. Sen gelmiştin. Ranzanın altındaki yatakta , yani herzamanki yerinde yatıyordun.Çok mutluydum. Krizler geçmese de artık yanımda sen vardın. Bir sorunumuz daha vardı , ailem artık diğer kızlarını yani seni eskisi gibi sevmiyorlardı. Seni yok sayıyorlar , bir de salakmışım gibi senin burada olmadığını iddia ediyorlardı. Oysa sen yanımdaydın. Neden böyle yapıyorlardı? Niye karanlıkta kaybolmak istiyorlardı ki! Bunu hiç bilemedim , sanırım bilemeyeceğim de..
Karanlık güçler bir ara o kadar çoğalmıştı ki, karşı dairede oturan casus çocuktan kurtulmuşken , bus efer casuslar annemiz ve babamız oluvermişti.Hatta karanlığın imparatorlarından olduğunu sandığım bşr adamı eve alıp beni ona göstermişlerdi. adam yanımda yarım saat kadar durmuştu.Anladığım kadarıyla beni senden uzaklaştırmak için planlar tasarlıyordu. Bana bir form verdi ve doldurttu. Birkaç da resim çizdirdi. Onlara inat olsun diye resimlere pis imparatorluklarının nasıl aydınlandığını ve onların nasıl öldüklerini çizdim. Bana dşkatle baktı ve birkaç kutu ilaç verdi.
Hergün düzenli olarak sabahları ve akşamları o ilaçtan içiyordum. Krizlerim geçmişti , yaralarım iyileşiyordu. Ama içimde o ayaralardan daha önemli yaralar açılıyordu , senin yokluğunun yaralrı. O ilaçlardan içtikçe sen kayboluyordun. Bende seni görmek için yeni yöntemler geliştirdim. Mesela ilaçları dilimin altına sakladım. Tabi senle krizlerde geri dönmüştü. Ufak tefek bu krizler başta umrumda değildi. Ama son krizden sonra kendimi bu hastahane odasında buldum. Vücudumun büyük bir kısmı kesiklerle ve tırnak izleriyle kaplıydı. Nr zaman çıkacağımı doktoruma sorduğumda artık çıkma ümidimin azaldığını , ama onalrın dediklerini yaparsam eve gidevbileceğimi söyledi.
Sanırım bu hastalıktan hiç kurtulamayıp öleceğim Sana bu mektubu bütün olanları haber vermek ve karanlık güçlerden benim yokluğumda nasıl kaçacağını anlatmak için yazıyorum.
On iki yaşından beri hergece yanımda değil de başka biruerde yatman beni çok üzüyor. Bazı günler gündüzleri yanıma gelip geceleri o yattığın yere geri dönüyorsun. Oysa geceler gündüzlerden daha soğuk kardeşim. Bazen düşünüyorum da o yattığın yer yanımdan daha mı rahat? Ben oranın ismini hiç beğenmedim. Sanırım ismi "Zincirlikuyu".. Annem orada yatan birinin birdaha geri yanıma dönemeyeceğini söyledi. Sen geçen gün yani son krizimden önce geldiğin gibi yanıma bir kez daha gel. Bu arada hasatalığımın ne olduğumu bilmiyorum. Doktor anneme "Bakırköy" adında biryerde kalacağımı söyledi. Anneme "Zincirlikuyuya" yani senin yanına yatıp yatamayacağımı sordum ama annem bunun mümkün olmadığını söyledi. Bu hastalık herneyse beni krizlere sokuyor ve vücudumda yaralar açıyor. Eğer gelirsen odama girmeden doktoruma bir sor , bulaşıcımıymış.. Eğer bulaşıcıysa yanıma gelme olur mu? Sonra ben güneşim olamadan ne yaparım?yazdı ve mektubu katladı...[/i] | |
|
Miley Elise Cyrus Bledel Muggle Araştırmaları Profesörü
Mesaj Sayısı : 108 Yaş : 32 Rp Yaşı : Williams Rp Partneri : Shin B. Wood Savaş Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı Asa : ~~Anka'nın Alevi~~ Animagus : ... Patronus : ... Durum : Kayıt tarihi : 31/05/08
| Konu: Geri: Bill.K.Bledel Çarş. Tem. 02, 2008 12:33 pm | |
| 1. Konu güzel. 2. Rp uzunluğu güzel. 3. Yazım yanlışı bulamadım. 4. Tek renk kullanmışsın güzel olmamış. Sonuç: Sen rp dershanemizi bu gidişle çabuk bitireceksin. | |
|